Son yazılar

17 Ekim 2015 Cumartesi

Şeytan Diyor ki, Git, Bakma Ne Kadar Özelmiş Güzelmiş Bu Çizermiş..Hepsi Miş..li..




Son iki üç aydır fark ettiğim üzere; ben kore ve dizilerinden ciddi olarak soğudum. Öyle ki; dizilerine konsantre olamıyorum. Ciddi ve sevdiğim oyuncuları yapay bulmaya başladım.

Özellikle ben bir dizide klişeliğe katlanamıyorum sanırım. Kore dizileri de artık birbirinin benzeri olmaya başladı.

Açıkçası Kore hayranlarının Türk dizilerini ve gerçekten başarılı oyuncularını gömüp; elin yabancılarını üstün çıkarmaları sinirimi de bozuyor. İşte son ödül töreninde; Engin Akyürek'e yapılan yorumlar vs.. Hatırlarsınız; Jisung ödül alamadı diye birçok arkadaşımız; sınırı aştılar.

Ya da Türk dizilerinin; Kore dizilerinden uyarlama yaptıkları halde; çalıntı diye vurgulama yapmaları.. Uyarlamanın kelime anlamını bilen tek ben değilim sanırım.Bunlar çok canımı sıkan biz kimdik; neydik diye sorgulamamı sağlayan olaylardı..


Sıkıldım tarzı konuşması aslında biraz başladığım noktaya dönüyorum; animelere; Japon film ve dizilerine... Genelde Japonlarda çok yakışıklı yok vs sözleri duyuyorum; bunun nedeni estetiğe çok yönelmemeleri.Zaten ülkelerinde; eğlence sektörü kim bilir kaçıncı sırada. Anime ünlü desek daha doğru olur bence.

Şu ara bir sürü Kore dizisi deneyip yarıda bıraktım; herkesin çok sevdiği She was Pretty'de dahil.Zaten dizinin kendisi de yabancı dizi uyarlaması ve herkesin bildiği bir dizi. Bildiğim şeyi çok izlemem ama nedeni uyarlama olması değil; uyarlama demek; bir başka ülkenin yapımını; kendi ülkene uyum sağlayacak şekile getirebilmek demektir. Uyarlama da bir başarı; keşke, Koreliler ve bizimkiler de dahil olmak üzere; uyarlama yerine kendi hayal güçlerine bağlı kalıp bir şeyler üretseler.. Çok çok iyi bir yazar olsam var ya neler var aklımda :)


Sadece diziler konusunda da değil; kendi sayfalarıma dönüş yapma konusunda zorluk çekiyorum şu aralar. Yetemiyorum gibi.. Yetsem de var olamıyorum. Okuyan varsa; "aman modu düşmüş bu haspanın" diye düşünürler kesin.. Ama inanın modum falan düşmedi.Sadece yapıyorken; aslında yapamıyor olmak neyse ya :D Anlatılmıyor bu.



Bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama sanki öfkem sevincim her bişiyim birbirine karışıyor; bu da beni aşağı çekiyor açıkcası.

Yaşlandım ciddili; birşeyleri özlüyorum. Tat alamıyorum demek belki haksızlık olur; tam anlatamıyorum bile. Hani birden çok mekanda yer aldığın bir rüya görürsün; nefesin kesilir ya; uyandığında hatırlamazsın; ya da hatırlarsın ama anlatamazsın. Durumum cidden bu. Elimi uzatıyorum ama tutan var, tutmayıp dönen var; ya da hiç olmadı acımadan kıran var.



Geberesice kişiliğim aslında; kıranın elini değil kolunu da kırar ama işte o ama var ya o beni bağlıyor. Şeytan diyor ki git alnının çatından vur aman ha :D Kimseyi değil he; kendim mevzu bahis burada..Biz çalışırken öğlende yemeğe inmiştik; peçete ve şeker dağıtılmıştı; yanımdaki arkadaşta neden peçete dağıttılar ki diye sorunca; "mevlid yapılcak sanırım" diye espri yapmıştım. Arkadaş buna inanıp; dışarı çıkıp gül suyu getirmişti. O arkadaşımın kalbi kadar geniş sabır, iyi niyet, iyilik diliyorum. Bulurum di mi?



Neyse işte bugün günlerden; Derya. Memnun oldum; psikopat manyak deli; bir o kadar veli :) Okuduysanız bu ne beaaa diye çığırmadan önce vallahi profilime yazcaktım belki kızan mızan olur diye yazamadım. :)


Teşekkürler :)

12 Eylül 2015 Cumartesi

Usagi Drop Tanıtımı: Bir Tavşi Ve Damla Masalı

#UsagiDrop  Tavşan Damlaları diye çevirebiliriz sanırım. Filmini yeni izledim; öyle çok çok büyük bir kurgusu yok; zaten izledikten sonra; şu dünyada asıl önemli olan şeyin; İNSANLIK olduğunu anlıyorsunuz.



Mangasına ve animesine gelirsem; animesinde olan birçok olayın filmde olmaması beni üzdü.. Çünkü öyle duygusal sahneler var ki animede; filmde de olsa ahh be deyip içlenirdiniz.Örneğin animede Daikichi; Rin'in onu tanımlaması karşısında ağlıyor; bir nevi duygusala bağlıyor o koca adam. Ama bu sahneyi filmde göremedim; öyle kocaman umutlarla bekledim ki o sahneyi. Neyse.






Mangasını kimseye önermiyorum. Film ve animedeki masumluğu korumak istiyorsanız; mangayı okumayın derim.Daha fazla bahsetmeyeceğim mangadan.



Konusuna gelirsek;

"Daikichi; 30'una yaklaşmış iyi bir işi olan ERGEN bir yetişkindir.Dedesi ölünce; cenazesinde minik bir kızla tanışır; kızın  ise dedesinin evlilik dışı çocuğu olduğunu öğrenir. Tüm akrabalar kırıcı sözler söyleyerek; kızı istemediklerini belirtirler; Daikichi öyle sinirlenir ki; kızı kendi yetiştirmek ister. Ki bir anlık parlamayla küçük kızı yanına alır."

Bu aşamadan sonra; hiç evlenmemiş; baba, sevgili olmamış erkek birey Daikichi'nin baba olma serüveni izliyoruz. Daikichi'nin en büyük şansı ise; Küçük kız yani Rin'in; dünyanın en akıllı çocuklarından biri olması. Düşünün sabah erken kalkıp; çiçek falan suluyor. (Ben hayatımda çiçek için erken kalkmadım vallahi)

Animemizdeki Rin :)


SPOİLER İÇEREBİLİR---Öyle çokta ayrıntı vermeyeceğim.

Filmde küçük kızın; ölümden; çevresindekilerinin ölüyor oluşundan korkuyor oluşu; o kadar gerçekçi ki; filmle empati kurabiliyorsunuz. En azından benim için bir empati vardı.

Hatta Rinchan; Daikichi'ye soruyor:


Hatta devamında; sen genç kız olana kadar ölmeyeceğim diyor; fakat Rin bu cevabı sevmiyor. :) Adamın hası Daikicihi'de sen yaşlanana kadar seninle kalacağım diyor; ve rahatlatıyor minnoş Rin'i.

Peki bu animeyi ya da live action filmi ilgi çekici kılan ne?

Düşünsenize; çocuk bakmaktan anlamayan; hatta hayatında baba olmamış; sadece kendine bakmakla yükümlü biri; çocuk yetiştirmeye cesaret ediyor. Üstelik hiçbir babanın yapmayacağı şeyleri de yapıyor. Daikichi gerçek olsa; hiç düşünmem gider evlenme teklifimi eder; akşama da nikahımızı kıydırırdım. :) Cidden adamın hası dedikleri bir karakterdi.

Her yiğidin harcı değil; senin dahi olmayan bir çocuğa; bakmak büyütmek; onu nazlandırmak...

İkinci olarak; animede ve filmde de olaylar belli bir kurguda oturtulmuş. Yani izlerken bir nevi zirveye ulaşmak için merdivenleri çıkıyorsunuz; bu da size düzenli bir kurgu veriyor. Filmde bu his daha hızlı olsa da animede her şey yerli yerindeydi.

Filmin en büyük eksiği ise; sanırım çok çarpıcı bir Tema müziği yoktu.Animesi ise bu yönden daha zengindi. 

Ek not: Daikichi'yi canlandıran aktör; Kenichi Matsuyama; Daikichi olmak için doğmuş resmen. Çok beğendim. Death note'da kendisini sevmemiştim. Demek ki her rolün bir adamı var. :)

Sözün özüne gelirsek;



Lütfen önce animeyi sonra filmi izleyin. Ben anime izlemeyi sevmiyorum diyenler; sıcacık Filmi izlesinler mutlaka.

Anime kapanış şarkışı çok hoştu: hiç üşenmeden indirdim. :D 

Buyrun sizde dinleyin :)



                                     


Ve filmin Fragmanı:




4 Mayıs 2015 Pazartesi

BIGBANG > BAE BAE -LOSER MV Yorumu +19

Ales sınavından önce bir post yazmama kararı almıştım. Hali hazırda yazmakta olduğum.. çok dertli bir postum vardı çünkü. BigBang dönünce kararım değişti. Dertli postumu sınavdan sonra yayınlayacağım. MV +19 içerikli olduğundan bu postu şu okumasın bu okumasın demiyorum.. Sadece bilin ve ona göre dinleyip; yorum yapın.


BigBang'ın ilk olarak Bae Bae klibini izledim ve açıkçası şarkının sözleri +19 ve cinsellik içeriyor.Kendi profilimde dahi paylaşmadım ki yazıya dökmek istedim. YG'nin neredeyse tüm MV'lerinin bir anlamı olur.Asla uyduruktan bir MV seçmezler comeback için. Düşünün; YG'nin kıdemlileri JinuSean'in klibi bile çok çok anlamlıydı. 11 Yıl sonra dönüş yapan JinuSean'ın geçmişten günümüze nasıl geldiklerini anlattılar MV'de. Öyle ki; Kore'nin ilk spor ayakkabısı koleksiyonuna sahip sanatçısı; Sean'dı.Bunu bile ayrıntı olarak kullanmışlardı.

İzleyin bence:



Çok fazla dağıtmadan; BigBang'e dönersek; Türkçe altyazılı kliplerle anlatacağım. TR Altyazı; BIGBANG / VIP TURKISH OFFICIAL facebook sayfasına aittir. Onların çevirisine daha çok güveniyorum.



Şarkıyı dinlemeye başladığımızda; GD'nin hali size daha çok bir ergeni hatırlatıyor değil mi? Farkındaysanız; onun kısmında kız yok; sadece maket, manken bebekler var. Olmayan sevgilisi hakkında atıp tutuyormuş havası seziyor insan.  Bir sevgili olsun istiyor sanırım. Bu klibin ana teması evet cinsel ilişki üzerine kurulmuş. İlişkisi olsun istiyor. GD'nin melekle olan kısmı bekareti simgeliyor diye düşünüyorum.



Abi geri dönüyorsunuz; bari sizi takip edenlerin çocuklar olduğunu da bilseydiniz. Açık açık anlatacağım. Şarkılar güzel vs...müzikalite anlamında.. ama sözler çok aşırı. Bu tür şeyleri kaldıramayan insanlar bence bilmeden paylaşıp, dinlememeli. Sanat; her zaman ahlak içermiyor çünkü. Küçük kızçelerin klibi paylaşmaları sinirimi bozuyor. 26 yaşındaki ben bile durumdan rahatsızım. Garip bir durum.



TaeYang'ın bölümünde ise klipte bir kız arkadaşı var. Anladığım kadarıyla yeni bir ilişkiye başlamış.  Kıza güven veren sözler söylüyor. " 'Bencil' olan ben için; sen olduğun gibi kalmalısın." dediği an şey geldi aklıma; bu ilk yeni çiftlerde birbirleri için "Aşkooom değişmeyelm biz hiç" mıç mıçları vardır ya resmen şarkı sözlerine göre klip olmuş. Bu yönden çok başarılı olmuş elbette.

TOP fangörl'ü olarak bu kıyafetlere bakışlara öldüm :D 
Ve geldik TOP'a.. Benim ona her zaman ayrı özel bir ilgim vardır ama resmen bu geri dönüşte en ağır kısım ona yüklenmiş. Sanki şey gibi.. Herkes bilir; TOP'ın Kore'de çok sevildiğini.. Kolay kolay; TOP'a kötü sözler söylemezler. Diğer üyelerin; Taeyang hariç sanırım; bir şekilde bir skandalları var ve her adımları tepki alabiliyor. Ben TOP'ın üzerine özellikle bu kadar gidildiğini düşünüyorum. TOP'a namuslu, hanım evladı demiyorum tabii ki; anlatmak istediğim pozitif etkiyi kullanmaya çalışmaları.

Neyse işte; TOP'ın kısmında; sözleri, hal ve davranışları; kızla işi ilerlettikleri yönünde...Yani cinsel ilişkide bulunduklarını anlatıyor. Zaten klibi kim çektiyse; resmen görsel imgelerle çağrışım yaptırmış. Çok rahatsız etmedi beni ilkte, anlamadığımdan dolayı. O kadar ayrıntılı düşünebilmem için sözleri görmeye ihtiyacım varmış. "Bedenim seni mükemmel sarmalıyor" dediği yerde bende kayışlar koptu zaten. Açıkçası Bae bae dediği yerden sonra bebek görülmesi de artık ilişkiye girilmiş...bir de bebek peydahlamışlar anladık. Abi bazen yazarken günlük konuşma diliyle yazıyorum ya..itici oluyorsa affedin. Ama nasıl iğrençleşmeden anlatabilirim derdindeyim. 



Daesung'un bölümünde ise; sevgilisiyle uzun zamandır birlikte olan birini anlatıyor. Öyle ki artık aralarında sorun var sanırım. Bu ada falan bana şeyi hatırlattı; P.S. I Love You filminin parodisini izlemiştim. Ne zaman sorun olsa; çifti adaya balayına gönderiyorlardı; işte mektuplar postada kayboluyor vs.. neyse uzatmadan "Zaman geçse de kalbim çarpabilsin böyle" dediği an zaten bu ikisinin arası bozuk kız diyorsun kendine.

cr: on tumblr

Ve Seungri...O kızdan ayrılmış; nasıl anlıyoruz; birincisi; bizim sarışın pezoya* sarılan eller görünmüyor; ve hatıra gibi duruyor. Ya kız öldü ya da kızdan ayrıldı, özlüyor. Açıkçası;  "Herkesin sevdiği 'sen' denen çiçekler tutan adam" dediği yerde acebaa kız onu aldattı mı diye de düşündüm.. ama hala onu seviyormuş, özlüyormuş gibi çekimleri mevcuttu. 



Son kısımda; pirinç keki ne alaka dedim? Demez olaydım..Neyse şunu söyleyeyim; cinsel ilişkiyi simgeliyormuş o. Bunu da; YG united sayfasında okudum. Abi kırk yıl düşünsem aklıma gelmez öyle bir şey.

Pirinç keki davasını bilmiyorken; uzayda dans etmelerini falan hepsinin artık birer yetişkin olduklarına dair gönderme olduğunu düşünmüştüm. Fakat pirinç kekini öğrenince mevzu değişti. Artık hepsinin cinsel ilişkiye girdiğine dair atıfta bulunuyordu. Gisaengleri görünce anlamak zor olmamalı gerçi. Orada hanbok tarzı giyinen bayanlara; gisaeng deniyormuş. Japonya'nın geyşası gibi. Erkekleri eğlendiren kadınlar vs.. Neyse mevzuyu anladınız.



Loser'ı yorumlamayacağım. Sırayla bahsedersem;




GD; yalnız ve korkan birini temsil ediyor. Asla istediği şeye ulaşamamış; kaybeden biri...



Seungri ise aldatılmış; sevgilisini kaybetmiş biri...

Taeyang ise evsiz birini temsil ediyor. Tüm bu yolculuğunda umudunu, inancını yitirmiş. O haç vs olayı onu temsil ediyor.

TOP ise akıl sağlığını yitirmiş biri; kızları öldürüyor ve kana bulanmış...

Daesung ise zayıf birini temsil ediyor; itibarını kaybetmiş biri...Daesung kısmını çok çözemedim...

Bence tabii bu yazdıklarım. GD konusunda kararsızım açıkçası. Şarkı çok depresif bana göre en iyi part TOP'ın dı. Bunun nedeni ise aklını kaybeden birinin Loser yani zavallı olarak gösterilmesiydi.

Klip desen bana kalsa +19..Çünkü küçük yaştaki VIP'ler nasıl paylaşıyor; anlamıyorum. Rica ediyorum; herkes birbirine sahip çıksın. Bir şeyi enine boyuna incelemeden dinleyip, paylaşmayın. 



Ki "Bae Bae" de öyle. 18 Yaş altının dinlememesi, hatta yorumda bulunmaması taraftarıyım. Zerre kadar kalan ahlaklarına da işlenilsin istemiyorum.Yazıyı yazma amacım hep bu rahatsızlığım yüzünden. Neyi paylaşıp, dinlediğinizi bilin. Teşekkürler okuduğunuz için. ^^



LÜTFEN BLOGUMDAN YAZI ÇIKARMAYINIZ!


19 Nisan 2015 Pazar

Eh İşte Diziler: Sıkıntıdan Patlatanlar..Part: 2

Beni sıkan, boğan dizileri kendi açımdan eleştirdiğim bu yazım için küçük bir açıklama: Arkadaşlar ben anti değilim; çok sevdiğim oyuncuların o çok kötü işlerini kendimce eleştiriyorum. Diğer yazımda yani Part 1'de belirttiğim halde; bana küfür mesajları geldi ve çok üzüldüm. Hatta sinirlenip yorumu onaylayıp; kızıp, kendimce çok şey söylemek istedim. Ama blogumun amacı bu değil. Burada hep tatlı sohbet olsun istiyorum. O arkadaşların yorumları sildim ama beni yanlış anlamayın cidden antilikle yazmıyorum. Fikirlerimi yazmak istiyorum sadece. Beni ve fikirlerimi anlayışla karşılayan herkese çok teşekkürler.



Çöp Dizilere adını yazarken elim titriyor: "Hyde Jekyll and Me" Dizisi


Bir Hyun Bin Dizisi..Evet bu postu yazan kişi Hyunbinaşkığğğ lakaplı o deli manyak kişi...böhü...Teselliye ihtiyacım var :'( Bütün oppalarınızı bana bıraktığınızı söyleyin :P

Binnie askerden dönünce Binnie aşkıyla yanıp tutuşan beni heyecan sarmıştı ki; bize sadece film haberi geldi. Meğersem bizimkinin dizi falan çekmesine gerek yokmuş; reklam çekip hayatta kalıyormuş; bakınız: Won Bin. 

Rabbim şu gülüşü bana ceza :) Diziyi eleştirirsen işte Derya. :)

Neyse efenim; Hyun bin; "Kill Me Heal Me" için başrol teklifi almıştı ama şirketler arasında bir takım sorunlar oldu. Hatta karşı tarafın şirketi Hyun Bin'i güya 20'li yaşlarda bir adamı canlandırması gerek diye reddettikleri söyleyen küçük küçük dedikodular ortaya attılar.Bir nevi kulaktan kulağa çirkin bir söylenti yayıldı; Hyun Bin medya aracılığıyla aşağılandı vs..neyse şirketler arasında çatışma yaşandı.Fakat "Kill Me Heal me"nin şirketi özür dilemedi. Hyun Bin'in şirketi de Binnie'nin popülerliğine güvenip; orjinal Webcomic'ten uyarlanan; Hyde Jekyll and Me adlı dizide;  KMHM deki gibi çoklu kişilik bozukluğu olan birini canlandırmasını istedi. Asıl ironi de Hyun Bin için uymuyor dedikleri role 37 yaşındaki Jisung'u koymaları oldu tabii. :) Aralarında ne oldu bitti bilinmez.Açıkçası Binnie üzerinden prim yapıldı.İşin en olgun tarafı Hyun bin'di bir şey söylemedi..Şirketler arası çatal kaşık fırlatması gibi oldu.



Ben Kill Me, Heal Me'nin de kaderinin aynı olacağını düşünüyordum; fakat başrole Jisung gibi yetenekli birini getirince iş hayallerin ötesinde oldu. Serserim güzel döktürdü dizide ama (Ben herkese itinayla yazarım :P ) Olayın komik iç yüzü de var. Senaristlerin çatal kaşık savaşı. "Hyde Jekyll and Me" nin Webcomic yazarı KMHM'yi hikayesini çalmakla suçlayınca olaylar yine arapsaçı oldu. Neyse ki; Webcomic yazarı ithamlarını geri çekti. 

Diziye gelirsek; KMHM ile aralarındaki tek benzerlik başrol karakterlerin aynı hastalıktan muzdarip olmalarıdır.İki başrol oyuncumuzda çok iyi oyuncudur; Han Jimin'i kıskansam da biliyorum; nadir iyi kadın oyunculardan..


Gel gör ki; Hyde Jekyll and Me'nin senaryosunu yazan arkadaşımız kurguda çok vasattı.Öyle ki; yönetmen bile çekim tekniklerinde eski tür efektleri kullanıyordu.Düşünün Hyun Bin'i izlemeyen onu elini kolunu hareket ettirmeyen biri sanır ki bu dizide aksiyon içerikli sahnelerde "kardeş acaba el kamerasıyla mı çektin?" diye soracak kıvama geldim. Hyunbin'in karakterinin 2.kişiliği Robin'in kaçış anları fazla fantastikti.Olayları Batman'sel kıldılar. Fantastik kelimesini kaldıramayacak bir diziydi çünkü tıp terimlerini açıklayarak giden bir yapısı vardı. Bilimle fantastik olguyu birbirine yediremeyecek kadar çömezdi senarist ve yönetmen.O çok yavaş ilerleyen konusuna hiç değinmeden duramam.. 8.bölümde coşuyor düşünün. Rahat 16 bölüm kaldırırmış. 20 bölüm fazlaydı bu diziye...Ahh, Binnie, Sana da Rain gibi olmaz dizileri dayatıyorlar. O kemirelesi suratını sevdiğim adam...

Bu sahnenin efektler çok hoştu ama :)


Ama itiraf etmeliyim; ilk bölümlerde çok heyecanlanmıştım; çünkü çok farklı, dinamik bir diziymiş gibi gelmişti bana. Zaten ilk 2 bölümü şahaneydi..Ama her zaman söylerim; bir diziyi en az 4 bölüm izleyip öyle eleştirmek gerekir. Hyun Bin olduğu için; erken davranmışım. Şöyle demiştim hatta;

"İlk bölüm gayet iyiydi; evini görünce Binnie ne ballısın diye düşündüm; SG'de ki evi de çok hoştu. O çiçekli tayt-eşofman karışımı şeye girmiyorum bile.. yeni pullu eşofmanımız o :D



Ayrıca; yan karakterlerden sekreteri de hemen sevdim; çatlak bildiğin :M:

Ahh, hyun bin'in gülümsemesini özlemişim.. suda gülümseyişi çok çok :)



Ayrıca; Han jimin mianhada; o son film yüzünden seni hala o öfkeli, kötü bakışlarınla hatırlıyorum.. Çok iyi oyuncusun vesselam. Yakıştınız Binnie ile ama :P

Dizinin komedi yönü de çok iyiydi..gerçi 1.bölümden karar vermemek lazım.



Bence; bu dizinin diğer kişilik bozukluğu içeren dizilerle karşılaştırılması; saçma olur. Açıkçası her biri kendi içinde farklı ve güzel. Ayrıca SBS'in kötü dizisi de var mı diye sorarım...bu dizi birinciliklere doysun; başka isteğim yok .

Son söz; Robin favorim; çünkü o kurtarır;korur." İlk bölüme böyle bir yorum yapmışım.

Neyse 3:) Kalbimde kalsın sözlerim..

Bu diziye çok kötü diyemem; ama yavaş kurgusu adamın sabrını taşıracak cinsten bir dizi.Secret Garden'ın gözünü öpeyim. 

Müzikleri çok hoştu; bu diziyle gittim Binnie'nin bir Türk sayfasını buldum; şansıma onlarda çevirgeç hatunlar çıkmasın mı? Yeppudaa'da onların çevirisini takip ediyordum; bir de emek verdiklerini böyle yakından izleyince hep takip eder oldum. Sayfa için: Hyun Bin - 현빈 Turkey :)

Bana da; Because of you; Baek Ji Young  OST'si düşmüştü ^^ Buyurun efenim:)


Bu dizinin en güzel yanı; diğer dizilerde olmayan bir romantizmi vardı. Ve de oyuncuları çok çok kaliteliydi. Hyun bin yani -H lakaplı birinin yobosu. :D Benim çagyam ehhehe. Ama fangörl dedin mi konu Hyunbin'se duramam ben. Senin gamzene çadır kurup orada yaşlansam; ahhh o gülen yüzündeki tebessüm beni yeni yetme ergene dönüştürüyor. Ben niye Hyun bin'le post yazıyorum ki; çok amacımdan sapıyorum :D Neyse izleyin çünkü HYUN Bin var dizi de niahahhaa; ama unutmayın; sıkılıyorsunuz; ben sadece Hyun Bin izledim; yoksa zor olurdu diziyi bitirmem; ona baka baka aşk yaşaya yaşaya ehehe sakinim. Olum bu nasıl çöp dizi postu... Hyde Jekyll and Me postuna bak. Sanırsın aşk mektubu :P Neyse 2. diziye geçek..Çok asılmayın gelecekteki eşime -_- asdfgh

2. dizim ise; SECRET LOVE AFFAİR..



Bana piyano, müzik içeren bir dizi önerin demiştim.Kim olduğunu hatırlamıyorum; Secret Love Affair'i önerdi. Tek amacım CANTABİLE TOMORROW'un yerini doldurabilmekti.

Konuyu hiç önemsemeden; oyunculara baktım;Yoo Ah-In >Sungkyunkwan Scandal'ın kızıl savaşçısı.. Tamam bunu izliyorum be dedimdi. (Tamamen bu çocuk uğruna :D )

Neyse konusu şu;40 yaşındaki bir kadınla, 20 yaşındaki bir gencin yasak aşk hikayesi. ..


Evet konusunda bile bir meymenet yok. Yoo Ah In bir zeki bir piyanisti canlandırıyor. Annem yaşındaki ajumma (Kim Hee Ae) ise Seohan sanat vakfında müdüre gibi yüksek mevkide çalışan bir kadın ve evli.Bizim körpecik piyanistle aşk yaşıyor.

Ve çocuk annesine sarılır :P Şaka şaka :) 
Dizinin en antipatik tarafı: o karanlık havası ve neredeyse hiç ost duyamamamız. Bunları belki piyano ile kapatabilirlerdi.. fakat enerjisi yüksek sahnelerde bir gıdım müzik duyamadım. Açıkçası müzik için yapılan bir dizi değildi.Müzik için vasat bir dizi.Repliklerin havada uçuştuğu ağır bir dizi.

Ayrıca; Ajumma'nın eşine sinir oldum; hayır hangi erkek karısının onu aldattığını bildiği halde görmemezlikten gelir? Çok çok aşırı sinirim bozuldu. Hatta bir süre izlemeyi bıraktım diziyi sırf bu iğrençliğe katlanamadığımdan. Kadınla çocuğun aşkından çok etraflarındaki insanların durumu beni yedi bitirdi.



Hiç mi iyi tarafı yoktu; elbette vardı. Yoo AhIn'in karakterinin o karanlıkta kaybolduğunda; sorgusuz sualsiz kendini piyanoya verişi çok güzeldi.Sık sık acaba cidden o mu çalıyor diye kontrol ettim :7: Ajumma ile aşkı rahatsız edici evet; ama bir o kadar da gerçekten birbirlerini seviyorlar gibiydi; gencecik çocukla aralarında inanılmaz bir kimya vardı. Her dizide de yoktur bu. Ama dizinin vasat kurgusu ve kablolu bir kanalda yayınlanıyor oluşu sponsor eksikliği buram buram dizide hissediliyordu. Çekimler sanki el kamerası gibiydi; sanki gerçek hayattan insanları gizlice çekiyormuş havası vermişlerdi.. ama bu benim için diziyi çöpe atmaya yeterli bir etmen.Çünkü diziyi izleten en önemli unsurlardan biri müzik ve çekimdir.Sonu da kore stayla.. BERBAT.

Ay içim şişti. :D Bir piyano performansını izleyelim; bu konuyu kapatıyorum artık :) Part 3'de görüşmek üzere... Okuyanlara çok teşekkürler; yorumlarınızı bekliyorum :)






13 Nisan 2015 Pazartesi

Almost Human: Neredeyse İnsan // Tanıtım.

 İlk önce söylemem gerekiyor; ünlü yapımcı ve yönetmen J.J. Abrams'ın bilimkurgu dizisi olan; Almost Human,  Fox'un kurbanı oldu. Yani bir sezonla, diziyi sonlandırdılar.Şaşırtmadı bizi Fox. Fakat imza toplanıyormuş sanırım. Dizi geri de dönebilirmiş.


İzlenme oranlarını ve dizi bütçesini bahane olarak sunuyor ama bu şirret, salak kanal bunu hep yapıyor. 8-9 milyon civarı kişi izliyordu aslında. Hep söz veriyorum kendime; NBC ve Fox'tan dizi izleme diye.. sevdiklerimi hep iptal ediyorlar. NBC; Heroes  yaramı hala unutmadım. Gerçi Heroes iptal edildi ama Heroes-Reborn olarak 2015'te geri dönecek.Başka kanal olur sanıyordum; facebook sayfası NBC'nin Constantine'nin videosunu paylaşınca umutlarım ölüverdi.Kendisini öldüren kanala dönmüş.

Fox zaten ün yaptı. Bilimkurgu dizileri yayınlıyor; küçücük bir şans vermeden tak iptal ediyor. Kanalın arşivi bilimkurguyla dolu... Terminator: The Sarah Connor Chronicles ve Terra Nova gibi.



Neyse efendim; çok dertliymişim; hepiciğini döktüm birden. Konumuza dönersek; J.J. Abrams dedim ya.. adını duyduğumda kulaklarım kıpır kıpır olur. Efsane yapımcıdır kendisi.

Bir J.J.Abrams yapımı..Bilimkurgunun babasıdır(Bana göre anası da Steven Spielberg dir)..Lost, Alias, Fringe, Armegedon vb.. bir sürü yapımın babasıdır. Gerçi ismini duyan hayranlar;" abi bi git 'Star Wars' çek de gel" derler genelde ama :)

Almost Human.. –bilimkurgu- macera- dram- aksiyon-


Başrollerde Karl Urban ve Michael Ealy.. Karl Urban’ı anlatmaya gerek var mı bilmiyorum..Yüzüklerin Efendisi diyorum gençler..Eomer sarışın diyorum :D Hatta Riddick Günlükleri'nde de oynadı kendisi..Karl'ın rolü polis John'dur.

Eomer


Gelelim benim takıldığım insan Dorian’ı canlandıran Michael Ealy’e sen git esmer kavruk tenli, üstüne mavi gözlü ol..sonra karizman da olsun.. neyse iyiyim. :D Onu da birçok diziden hatırlarsınız ama Karanlıklar ülkesi’nin son filminde bir dedektifimiz vardı..ben oradan hatırlıyorum.. ki Las Vegas filminin de Ezra’sı..Onun rolü ise; polis robotu Dorian'dır.


Birde Aerosmith’in gitaristinin kızı Minka Kelly var..Charlie’nin meleklerinin dizi versiyonunda izlemiştim.Vasat bir oyunculuğu var. Kız donuk mu nasıl adlandıramıyorum bile.

Kamera arkasından :)
Konuya gelince çok sevdiğim film; I robot (Ben Robot) filmine çok benziyor..tabi bazı büyük farklılıklarla..Konuyu burada anlatırsam bana kızarsınız..çok uzun ve izlediğim yerde konusu anlatılmış; bakmak isterseniz: TIK TIK 2048 yılında geçen bir seri; çok uzak bir gelecek de değil anlayacağınız üzere.

"Bazı polisler doğar, bazıları ise yapılır." sloganı ile yola çıkmıştı serimiz.

Peki artıları eksileri neler:

1. John ve Dorian arasındaki kanka ilişkisini çok seviyorsun.. sürekli didişiyorlar vs ama aynı zamanda birlikte ekip ruhu taşıyorlar; bu seninde eğlenmene zevk almana neden oluyor.(+)

2. Evet 2048'de geçiyor ama öyle filmlerdeki gibi parlak giysiler uçan hava araçları yok.. mekan olarak yani set; o kadar şimdiki zamandan ki tam 2048 yılı olduğuna ikna olamıyorsun. (-)

3. Fringe izliyormuş havasına bürünebilme olasılığınız var; çünkü yapımcılardan biri dizinin ana hattını oluşturan kişi (+)



4. Her bölümde yeni bir teknoloji ile tanıştırıyor fakat ana konuya tutunamıyor. Ama teknolojik aletler vs çok cazip görünüyor ;) Ana konusu yok demiyorum ama biraz Supernatural tarzı ana konu işliyor. (-)

5. Romantizm bekleyenlere ise kocaman bir YOK ki bulursan senin olsun diyor. :) (benim için artı +)

6.Çok fazla hatası yoktu ama gözüme batanlar çok oldu: bir robot ve araba sahnesi var; robotumuz arabayı fırlatıyor ki bu eski sürüm bir robot. Arabayı fırlatacak kadar güçlüyse; Dorian napar bilinmez ama işin özü şu; Dorian o kadar güçlü değil. Aradaki kocaman tezatlık can sıkıyor. (-)

7. Dizimiz  Emmy'e görsel efektler dalında aday olmuştu. (+)

Neyse efenim fragmanı da bu:



İzleyip izlememek size kalmış :) Bence izleyin çünkü Dorian ve John'a bayılacaksınız. ^^







17 Mart 2015 Salı

Kpop Grup Tanıtımı: Mamamoo

Müzik hakkında yazmak isteyip; kız gruplarına dönüp bakan tek ben varımdır; sanırım. Çok düşündüm hangi grubu anlatsam diye; birçok grup sevince.

İlk olarak; kız kpop grubuyla başlamak istiyorum.Bence; Kore'nin en iyi kız grubu; Korelilerin tabiriyle aşılmaz duvarı 2NE1'dır. Konserleri izleyin anlarsınız ne demek istediğimi. Ama onlardan bahsetmeyeceğim.Yeni ama çok yetenekli bir gruptan bahsedeceğim.



Çaylak demeye utandığım grup; MAMAMOO...4 kişilik bu kız grubu; LOEN Entertainment'ta bağlı bir alt şirketten çıkış yaptılar.2014'ün en başarılı çıkışlarından biri onlara ait hatta.

Peki bu şans mı? Yoksa kızlar çok mu güzel? Seksi konsept mi var? Tek bir cevap veriyorum: HAYIR..!!!

Mr.Ambiguous ile 2014 yılında çıkışlarını yaptılar.

Üyelere gelirsek;


Solar -1991 (Lider,vokalist)
Moonbyul -1992 (Rapper, dansçı)
Wheein -1995 (Vokalist, dansçı)
Whasa /Hwasa - 1995 (Maknae,vokalist,rapper)

Peki onları çekici kılan ne? YE-TE-NEK !!! 




Maknae dedikleri kızı; benim gözlerim hiç maknae görmüyor onu... Hwasa..aşırı muhteşem. O kızı dinlerken; anam bu Mariah Carey mı diye sık sık dinledim. Yüksek tonda.. çığırdı kız. Bence oktavını ölçtürsünler. Soprano maşallah :) Solar'ı sor bana bir..O da ayrı muhteşem.Aşırı güçlü vokali var. Solar da çok yüksek notalara çıkabiliyor aslında; Açıkçası; şarkıyı bir noktada denge koyuyor Solar. Ben dinlerken; aşırı Hwasa odaklı dinliyorum. Şarkıyı evirip çevirip notalarda yükseldiğinde yüzümün halini görseniz; zevkten dört köşe.Wheein'de aynı şekilde. Onun ses rengi de çok güzel vokali şahane; hatta çok özür dileyerek; kpop gruplarında herkesin GÜYA bir görevi var ya; 10 kişilik grupta; tek kişinin aşırı sesi güzel oluyor. O tek kişinin sesi Wheein işte. Wheein'in şanssızlığı; grubundaki herkes çok güçlü. 10 kişilik grupta yıldız olabilirdi.İnşallah anlatabilmişimdir.Onların grubunda peki hiç sade ses yok mu? Moon var. Çok sade; ballad şarkıda yayıla yayıla dinleyebileceğin bir sesi var.Ama Moon'un yeteneği vokal ve raple sınırlı değil. "Mr. Ambiguous" şarkısındaki dans koreografisini o hazırlamış. 

Hwasa aşkısı :)

Hwasa'ya ilk albümlerinde solo şansı tanımışlar;


Yüksek notalarda bu Mariah Carey kardeşim; o kadar! Gwen Stefani sanmıştım ilkte onun sesi biraz daha mı ince? Neyse çok anlamam bu işlerden güzel mi güzel :D Gwen ve Mariah karışımı Hwasa tatlısı!

Alt grup yapsam; Moon ve Wheein'e yaparım. Cidden hangisini kullanırsan kullan; kızlar aşırı yetenekli.

Geçen sene; Gaon'dan ödül aldılar; çaylak ödülleri de var. Oh didim ödülü aldıklarında.Ve Lee Jong Hyun'a çok teşekkür ederim. Onun sayesinde bu kızları tanıdım. "Mr. Ambiguous" MV'sinde bizim Jongie de yer almıştı. Boice'ların kulakları fora oldu şu an eminim. :) Sayesinde yetenekli bir kız grubu ile de karşılaşmış oldum.



İlk performansları aşırı enerjik; dayanın ortalarda coşuyorlar. :)


Kore'nin  Immortal Songs 2 programını bilirsiniz mutlaka; sesi aşırı güçlü şarkıcılar, idoller; belli roundlarla efsane şarkıcıların şarkılarını seslendirip, seslerini yarıştırırlar. Mamamoo'da bu programa katıldı.. aşırı iyiydiler. Joo Hyun Mi'nin "Wait a Minute" şarkısı ile katıldılar. Enerjileri o kadar iyi ki; yetenekte olunca izleyip dinlemek çok zevkli oluyor.Yarışmada 3 round kazandılar. 4 oktavlık diye anılan; Kore'ye Rock'ı getiren şahısa > Kim Kyung-ho< karşı kaybettiler.


Son sözümde bu dans videoları olsun :) Çok sevimliler; Hwasa pek becerememiş ama benden iyi sonuçta :) LUV dansını daha iyi yaptılar; ayrıca APink şarkının girişte kafa sallıyor muydu? Ahaha... Resmen headbanging yaptılar. :) Kızçeler pek seksilikten anlamadıklarından; sappun sappun pek iyi görünmedi gözüme. :D


       

Yorumlarınızı bekliyorum; okuduğunuz için teşekkürler ^^




13 Mart 2015 Cuma

Jared Padalecki People Röportajı:Ruhsal Hastalıklar Kampanyası Ve Supernatural Hakkında..(2015)

Hem Supernatural'ın Sam Winchester'ı, hem de gerçek hayatta Jared Padalecki hayatları kurtarmayı umuyor.

32 yaşındaki aktör son zamanlarda; " To Write Love on Her Arms" adlı depresyon, bağımlılık ve intihar düşüncesi ile mücadeleye yardımcı olan  kar amacı gütmeyen kampanyada yer alıyor.(Aynı kampanya da Jensen'da var.)

Tutkulu fan kitlesi sayesinde; "Always Keep Fighting" sloganlı kampanya tişörtü ile hedefini aşarak 1000 tane satmış.

Kampanya Hakkında;



Soru: Sizinle konuşmak için tweet atmıştım ve BPD(Kişilik bozukluğu)'si olan biri bana ulaşıp,sizin ne yaptığınızı bilmemi, yaptığınız şeyin takdir edilmesini istediler. Fandomunuzda bu tür olumlu bir etkiye sahip olmak nasıl bir şey?

Jared: Bunu kelimelere dökmek çok zor.Harika ötesi.Umarım; bu olayları küçümsemememiz için yardımcı olur, çünkü hepimizin çevresinde olan şeyler.Bu her yerde var ve insanlar bunu saklıyor.Birisi kanserse, kanser oldukları için utanmazlar, bilirler çünkü onların hataları değildir. Ama bazı nedenlerden dolayı; birisi depresyonda olduğunu söylerse,insanlar sanki o kişinin 3 kafası varmış gibi ona bakarlar.Umarım bu konuşma bunu yardımcı olmak için başlangıç olacak.



Neden "Always Keep Fighting"  kampanyasına başlamaya karar verdin?

Her şey önceden düzenlenmişti.Sonradan dahil oldum. Öncellikle [Arrow starı] Stephen Amell; F--- Cancer sayesinde bağış yapmıştı.Benimle görüşüp, hayranların nasıl destekleyici olduklarına dair farkındalık yaratarak olağanüstü bir olaya neden olacaklarını söylemişti.Bir ay sonra bunun hakkında konuştuktan sonra; yeni yılın ilk gününde bir telefon aldım ve 10 yıllık bir arkadaşımın depresyon yüzünden hayatını kaybettiğini öğrendim.

Ben yalnız değilim, burada, ve orada aynı şeyi yaşayan birçok insan var.Arkadaşlarım, bir hayatım, ve birlikte çalıştığım insanlar ve aldığım milyonlarca sevgi ve desteğim var.Bu kampanya; bu destekleyici sisteme sahip olamayanlara, benim sahip olduğum kadarını sağlayacak.

Supernatural hakkında;



Soru: Supernatural kısa bir aradan sonra (kısa mı? :O ) geri dönüyor.En son gördüğümüzde Dean; Cain'in işaretiyle başı dertteydi. Sam ve Cas ona nasıl yardım edecekler?

Jared: Supernatural konusuna bu şekilde dahil olmak biraz eğlenceli, çünkü dizi de bu bahsettiğim olaylarla alakalı.Birinin duygularına yenik düştüğünde, onların aracılığıyla mücadele etmenin gerektiğini anlatıyor.

Dean'e baktığımızda; kendisinden daha büyük bir şeyle mücadele ettiğini görüyoruz.Supernatural'ın gerçek tarzında;Dizide sevilen ve bilinen Cas ve yardım aldığımız diğer karakterlerin yardımına ihtiyacımız var. Hala savaşıyoruz. Cain'in işareti yok olmadı. Ve böylece diğer aşamaya geçtik.Hepimiz tedavi için oldukça emindik ama tedavisi yok.Yani savaşmaya devam etmemiz lazım.



Bu sezon Dean'in yolcuğu birçok kez gösterildi, peki Sam'e ne oluyor? Gerçekten kaynak araştırmacı olarak hayatını yaşamaya hazır mı?(Bobby'nin yaptığı işten bahsediyor; diğer avcılara bilgi akışı sağlamak ) Yoksa sonuna kadar avcı olmayı planlıyor?

Sanırım; sonuna kadar avcı olmayı planlıyor.Her seferinde Dean ve Sam'in bu hayatı terk etme denemelerini gördük, hayat onları caydırdı.Winchester kardeşler doğal olarak yardımseverler, onların boş boş oturup,insanların incinmesini ve dünyanın karanlığa teslim olmasını izleyeceğini sanmıyorum.

Sam'i oynadığımda ve o araştırma yapmak istemekten bahsederken, nasıl çok daha fazla yardımcı olabileceğinin düşünüyorum. En azından mevcut durumda...Birilerini kurtarmak için yola çıkmak zorundaysa; ne yapması gerekiyorsa yapacak.Bu arada, harflerin adamlarının kütüphanesi oldukça dolu ve  orada bazı değerli şeyler saklı olabilir.



Sizlerin sette ünlü bir tür birbirinize eziyet etme durumu var.(Ünlü olduğumuz şeye bak :D ) Ackles bu sezon bir bölüm yönetti-- çekimler boyunca onu güldürmek için elinden geleni yaptın mı?

(Gülüyor) Biraz, evet! Demek istediğim, her zaman, benden dolayı lensin bir diğer ucunda Misha vardı,ona şaka yapmayı denedim. Eğlenceliydi. (Denemekten öte adama işkence ettiniz ahah :D )

Geçenlerde Ackles'ın doğum günüydü!- Ona istediği bir hediyeyi aldın mı?

Henüz almadım! İnan bana,o alacaktır.uzun süredir birbirimizi tanıyor oluşumuzun en komik yanı...Austin'den Vancouver'a uçuyoruz ve iPad'ım de birşey izliyordum ve onun da duymasını istedim ve kulaklıklarımı ona uzattım. Dinledikten sonra; "Bu kulaklıklar harikaymış.İşte benim doğum günü hediyem.Bana bunlardan al." dedi.Ben de; "Pekala" dedim.Böylece onlardan sipariş ettim ve ayrılmak için onların gelmesini bekledim.



Bu aynı kocamla ben gibi..

(Gülüyor) Ben de; "Bu harika dostum.Sana sixpack satın alacağım, karavanında bekle sen." dedim. Sanırım; birbirimiz için bir şey almaktansa; birbirimizin çocukları için daha çok şey alıyoruz. (Ahanda çevirmen öldü.. <3 ^_^ )

Lütfen Blogumdan Yazı, Çeviri Çıkarmayınız !! Hoş Çıkarsanız da Ben Görüyorum.! Üzülüyorum...Emeklerimi düşüncesizce çalan bir hırsıza ne desem kar etmez; değil mi?