Son yazılar

2 Ekim 2016 Pazar

Train To Busan: Bir Kore Zombi Filmi



Ahhh ahh.. uzun zaman sonra ilk yazım bu. Çok beğendiğim bir filmi anlatacak olmak ise bayağı eğlenceli. Başlıkta da belirttiğim gibi; Train to Busan filmi,bir zombi filmi fakat koreli bir yapım. Hemen hemen herkeste olduğu gibi bende ön yargıyla, abidik gubidik efektlerle bağırsaktı, gırtlaktı bacaktı koldu falan.. beyaz tenli çekik kardeşlerimizin birbirlerini yiyişini izleyeceğim diye düşündüm ilkte.Pekte öyle olmadı. Mükemmel değilde, harika bir filmdi.

Konusu: Güney Kore'de yayılmaya başlayan zombi virüsü sırasında,birkaç yolcunun hayatta kalmak için güvenli bölge olan Busan'a trenle ulaşmaya çalışmaları hakkında bir film. Daha fazlası size spoiler olur :p

Bittiğinde kendi kendime diğer zombi filmlerinden ne farkı vardı dedim: yoktu. zombiler yine  aynı; keza konu ve klişeler aynıydı. Yani sese yoğunlaşan zombiler, kurtulmaya çalışan en az bir çift liseli ergen, kurtulmuş kalabalığı kışkırtan sadece kendini düşünen benciller vs...



Başrol oyunculardan biri Gong Yoo. Kore'de oyuncu kesiminde 79 line insanı öldürür bitirir bulutlara sürükler. :) Gong harika bir oyuncu, izlerken size Gong yoo'yu değil karakteri izlettiriyor.Busanlı delikanlı Gong yoo bu filmde Busan'a yolculuk etse de, Coffee Prince izleyen her Türk genç kızı onu tanır. Ya da yeni nesil belki Big izlemiştir dizilerinden. Gong filmde Seok Woo isimli işkolik, ihmalkar, kızına hiç ilgi göstermemiş ve eski eşiyle sorunları olan bir babayı canlandırıyor. Hatta izlerken yuh artık deyip bazı noktalarda karaktere kızacaksınız.Karakteri sadece kendini düşünen biri çünkü.Gong hayranlarına gelince çok sadıklar, öyle ki hayatında zombi filmi izlememiş bireyler bu filmi izlemiş ve korkmuşlar. Yorumlarda epeyce gülmüştüm. İlk korku tecrübelerini Gong'la atlatmışlar neyse ki :)

Diğer karakterlerden biri de; Gong Yoo'nun kızını canlandıran Kim Su-an.Karakterin ismi Soo an. Soo an karakteri ailesinin durumunu fark edip, iyiymiş gibi davranmaya çalışan minik bir kızı anlatıyor.Babasının telafi çabaları ve trende arada kaldıkları zombi virüsü salgını arasında gelgitler yaşarlar. Ki kızımız çok başarılı. Geleceğin Kim sae ron'u(The Man From Nowhere, Hi school love on!) olabilir.



Diğer oyuncular ise şöyle:

Jung Yoo Mi: Birçok filmden onu hatıralayabilirsiniz.Discovery of Love dizisinden özellikle. Filmde ise hamile bir kadını canlandırıyor. Hamile olsa da oldukça güçlü bir kadın karakter. Belki de her zombi filmine böylesi lazımdır. (Böyle yazan kişide Resident evil izlemekten bitap düşmüş biri; Koskoca Alice bacımız varkene elin Korelisine cıks cıks asdf)

Ma Dong-seok(Don Lee): Onu nasıl tarif etsem bilmiyorum filmin hem kahramanı hem yıldızı.Mükemmel bir oyuncu bence.Sert, kaba ama içten pamuk gibi şefkat abidesi çiçeği burnunda bir babayı canlandırıyor.Küçük bir de not: kendisi karma dövüs sanatları eğitmeni.Mark Coleman ve Kevin Randleman'ın (Ünlü boksörler)özel antrenönerleriydi bir zamanlar.Sonraları oyunculuğa geçiş yapmış.Hatta eskiden Gong yoo'nunda antrenörüymüş.

Ve gelelim Liseli klişe tiplere: Böyle diyorum çünkü Amerikan tarzı korku filmlerinde(zombi olması gerekmiyor) en az bir liseli çift, en az bir sünepe tip, en az bir sessiz ama akıllı tip, en az da kötü bencil biri bulunur. Bu filmde de aynı klişeye dayanmışlar tabii ki büyük bir farkla.

Liseli öğrenciler ise: Choi Woo-Sik ve  Ahn So-Hee. Soo hee'nin oyunculuğunu pek beğenmedim. Woosik ise sanki pek aktif değildi. Yani liseli itemi bu filmde benim açımdan pek bir sönük kaldı.

Fakat filmin çok çekici artı yönleri de var; işte onlar sizi çekip izleyeceksin ulen dedirttiriyor ve filmi harika kılıyor.


1.İlk olarak film ne kadar korku ve gerilim filmi gibi görünse de; dram yönü çok ağırdı. Öyle abes bir dramda değildi. Bazı filmlerde (özellikle korku filmlerinde) her karakterin kısa da olsa  hayatı mercek altına alınır. Ölen giden karakterlere, acıyıp ya da sövme payı bıraktılırdı. Bu filmde ise başrol karakterler hakkında daha çok bilgi sahibi olabiliyoruz.Bu da sizin birden çok kişiyle bağ kurmanızı engelliyor. Bu bir artı. Başrolün nasıl hissettiğini ne yapacağını tahmin etmeye çalışıyorsunuz.

2.Karakterlerin anlık tepkileri için "insanoğlu ya çiğ süt emmiş be" diye hayıflanıp bende öyle yapar mıydım diye düşünüyor insan; gerçi samsun'u zombiler bassa benim annem ona saldıran zombiye ilk halılara basma der. Yani biz Türk'üz; bize çiğ et aşkı işlemez; kebap olarak sunsalar hadi neyse 😜😜 Şaka şaka zombi diye bir şey yoktur. Ama bu itemi, film virüs açısından değil de virüsden nemalanan şirketler ve kar ortakları insanlar açısından değerlendirmiş. Yani işin görünmeyen kısmını anlatmış diye düşünüyorum.Bunun parçası olduğunu öğrenen insanların tepkilerini görmekte çok hoştu.

3.Trende çok farklı karakterler vardı elbet. En ilginci trendeki evsiz yolcuydu. Hep şüphelendim keratadan 😂 filmin yıldızı ise eşi hamile olan yolcu. Saykoluğu, laf sokmaları çok iyiydi.



4.Ve filmin asıl noktası: bence olası bir felakette insanların nasıl bencilleşip, herkesin kendi çıkarı için yapmayacağı şey olmadığını anlatıyordu her saniyesinde.

5. Bonus: filmde yolcu olarak, W dizisinden webtoon çizeri, Yeon-Joo'nun babası Oh Sung-Moo'da var. Fakat karakterin içeriğini yazmıyorum merak edin :))

6. Zombiler insanlara saldıracağına onlara iftar çadırı gibi çadır kurulsa diye hep düşünsem de izlemeyi çok seviyorum 😏😁 Sizlerde seviyorsanız bu filme bir şans verin bence.

Fragmanı için:

İzlemek için: Train to Busan


Teşekkürler okuduğunuz için ^^