Kısaca; benden yani; Derya'dan, hyunbinaşkı'ndan;bahsedeceğim. Hayır böyle deyince de; çok itici geliyor. Görende sanır ki; bilmem nerenin belediye başkanı. Yok değilim; Allaha şükür.
1989 yılında; Adapazarı, Akyazı ilçesinde doğmuşum. Anneciğimi hastaneye yetiştirememişler,o yüzden annemin deyimiyle; "ev malıyım" ben :D Evde doğmuşum. Neyse annem beni tarif ederken hep şöyle der; "Ufacıktı; küçücük doğdu.. fare kadardı. Büyük görünsün diye pamuklara sardık ki, bebek olduğu anlaşılsın." Benim tepkimde hep aynıdır; fare nedir yahu, insan kızına fare mi der. O da kızıp; "Sıçan mı diyeydim yani, ne istiyorsun?" :) Neyse bu mevzu karışık.
Sonracığıma efenim; ailem birden; Kocaeli; İzmit'e taşınmış.Hatta bir tane kardişim oldu; o sıralar. Mini mini bir büşü.Yirim,onu feci tatlıydı.
İlkokul ve lise hayatım; İzmit'te geçti. En güzeli liseydi sanırım. Derince Anadolu Lisesinde okudum ben. Nedense orayı çok seviyorum. Hayır öyle bir yazmışımki, bitti moduna girdim. :D Bitmedi, bitmedi.
Bir süre sonra; üniversite sınavları vs derken; Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kimya bölümünü kazandım. Sırf o beyaz önlüğü giyip, laboratuvarlara gireceğim diye yaşadığım heyecanı anlatsam; buraya sığmaz o cümleler. Sonra sırf üniversite için; Samsun'a taşındım. Hala buradayım. İnşallah formasyon eğitimi alacağım. Bir de; Ales ve KPSS durumu var. Her zavallı öğrencinin gideceği yol yani.
Neyse efenim onu da bir şekilde bitiriyordum ki; bana bir bölüm daha okuyabileceğimi söylediler. Aaa öyle mi? deyip şakadanak; o ikinci üniversite içinde kaydımı yaptırmıştım.
Aynı zamanda İşletme bölümü 2.sınıf öğrencisiyim. Seneye de bilgisayar mühendisliği düşünüyorum :D şaka şaka :D Allah korusun, okul; ders yaşlandım artık.
Çok özele girmeyeyim diyorum hep ama; girdik bir yola; gidiyoruz kıyamete...
Samsun'dan bahsedeyim biraz; buraya geleli 5 yıl oldu ve hala alışamamak gibi bir sorunum var. Sanırım sebebi; İzmit gibi bir sanayi kentinde bulduklarımı, burada bulamamak.. İzmit'te her gün disko disko partizane. :D Şaka yapıyorum tabii, ama çok geziyordum cidden orada. Samsun güya en büyük şehirlerden biri, ama yapacak çok az şeyim var burada.
İzmit'te hiç kaybolmadım; Samsun'da ise; Kimya okurken ilk senem de; otobüs bozuldu; yolcuların hepsini indirdiler ve Samsun'u tanımıyorum, güya memleketimde aslen burası. Ve eve gitmem lazım; neyse işte öyle aylak aylak yürümeye karar verdimdi. Benim en büyük sorunum şudur; asla yol soramam. Çekinmekten değil; bir gurur var bende. Ahahah hayır sor işte nolacak? Neyse saatlerce yürüdükten sonra; geçen gün giderken; dikkat ettiğim o duvarları görmüştüm. Hemen aklıma raylı sistem yapımı gelmişti. Duvardan; atlayıp; oradan dolmuşa binmeyi düşledim. Ve atladım. Atlar atlamaz, tam karşımda üniformalı biri."İyi günler" dedim; arkamı dönüp karşıya geçtim. Adam arkamdan çağrıyor ama kulaklıkları kulağa çoktan taktım; aklım fikrim dolmuşta. Sonra ilk gelen dolmuşa binince, salak salak gülmeye başladım :D Güvenlik görevlisiyle tekrar karşılaşmayayım diye 1 ay o yolu kullanmadım. Ek not: Bir daha da duvardan atlamadım :D Şimdi atlasam muhtemelen ölürüm.
Böyle yazınca tuhaf hissettim be; küçükken annem; bir şeye izin vermeyince; mayaladığı yoğurdun üzerine meyve suyu döker; dolaba geri koyardım. Annem de, bunu anlayıp, ceza olarak bana yedirirdi onu. Şu anki hislerim; o yoğurdun tadı. :D
Neyse bir gün benim bahtsız hikayemelerimi tekrar yazacağım. Cidden yazdıkça ne uğursuz bir şeymişim ben diyorum. :D Başıma olmadık işler gelir hep benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Nasılsın? Mutlu musun bari?